14 Aralık 2014 Pazar
BİR BIM SÜRECİ HİKAYESİ
BİR BIM SÜRECİ HİKAYESİ
Bu hikaye, aslında henüz sonlanmamış duraksamış bir proje ile ilgili. İlk girişimler sonucunda bir takım sıkıntılar oluşmuş bu proje geçici olarak askıya alınmıştır. Yani projeye tekrar devam edeceğiz hatta şu sıralar gündeme gelmiş durumda. Yeniden başladığımızda ise büyük ihtimal ile bu seer sıfırdan başlayacağız önceki yaptığımız hataları bir daha yapmayacağız. Ya da daha iyisi için kolları sıvayacağız. Proje bir yüksek okul ve yurt binası projesi. Tasarımda ve koordinasyonda ayrıca BIM yönetiminde çok ciddi sıkıntılar oldu. Öte yandan işveren ve yüklenici arasındaki sıkıntılar da büyük bir yer kaplıyor. Fakat BIM yöneticisi olarak, işveren yüklenici arasındaki sıkıntılar haricindeki diğer tüm sıkıntıların kaynağı, herhangi bir sebepten ötürü iyi bir BIM yönetimi yapamamakla ilgili. Bu makalemde kötü BIM yönetimi nasıl yapılır konusunu, deneyim ve tecrübelerime dayanarak aktaracağım. Bu başarısızlığın kaynağı doğrudan benimle ilgili değil, aslında benimle ilgili değil. Sadece yönetimim bünyesindeki bireylerin BIM sürecine aşina olmamaları hatta direnç göstermeleri ile ilgilidir.
Mimar ile bir arkadaşım aracılığı ile tanıştık. Bir üniversitede akademisyen ve BIM Bina performans analizleri ile ilgilendiği için tavsiye edilmiştim. Görüştükten sonra öğrencilerinin bir projesinde performans analizleri yapmıştım. Daha sonra bir okul projelerinin olduğunu genç bir ekip kurup ofis açacaklarını, BIM uygulamalı çalışmak istediklerini ve benim de Bım yönetimini ve operatörlüğünü üstlenmemi istedi. Seve seve dahil olduk. Ekipte BIM hakkında bilgi sahibi olan pek yoktu. Mimar arkadaşım da sadece kavramsal olarak biliyor. Projeye bir kaç ay içerisinde başladık.
Projeye başlanmadan önce onlara sürecin nasıl işlemesi gerektiğini anlattım. Taslaktan inşaat teslimine dek olan tüm yapı süreçlerini BIM paralelinde yapacaktık. O yüzden tüm tasarım kriterlerini ve taslaklarını birlikte değerlendirip hazırlayacaktık. Bu kesinlikle birinci şarttı. Olmazsa olmazdı. Ayrıca disiplinler arası koordinasyonu ben sağlayacaktım. Onlardan istediğim taslak dahi hazırlamadan, projeye birlikte başlamamızdı. İşleyiş de, tasarımcıların tasarım fikirlerini tüm disiplinlere onaylatarak ilerlemeye dayalıydı ve benim sürekli analiz ve simülasyonlarla süreci kontrol etmemi gerektiriyordu. Önce binanın formunu belirleyecektik. Bina formunu belirlerken kesinlikle söz hakkım olmalıydı ve bu bina formunda temel kriter bina performans analizlerinden iyi not alması olacaktı. Yani ben bölgeye, lokasyona, çevresindeki yapılara, binanın yönüne yüksekliğine göre bina performans analizleri yapacaktım. Form belirlendikten sonra detay seviyesini arttırıp bina cepheleri, iç planlamasına yine performans testlerine sokacaktım. Ve bu şekilde en ince detay seviyesine kadar sürekli kontrollü ve test edilmiş bir tasarım sağlayacaktık. Statik projeye zaten konunun uzmanı baktığı için o konuda sadece modelleme yapacaktım. Ve gerçekten harika bir mühendis ile çalışıyorduk. Binada kullanılacak ısıtma sistemleri ve diğer tesisat sistemleri de yine makine ve elektrik mühendisleri tarafından tasarlanacaktı. Ben sadece onlara analiz sonuçlarına tutarlı sistem tasarlamaları için, tasarım kriterlerini verecektim. Onlar da ban taslakları verecekler ve ben bu taslakları projeye dökecektim. Daha sonra planlama yapacaktık. Metrajları vida adedi seviyesinde belirleyecektik. Sonra inşaatı yürütecek tüm uygulamaları gerçeği ile kıyaslayarak test edecektik. Bu konuda anlaştığımızı düşünüyordum. Tabi ki yanılmışım. Bunu ileride göreceğiz.
Çok heyecanlıydım. Bir iki hafta içinde başlayacaktık. Düşündükçe heyecandan kırılıyordum. Türkiyede hiç uygulanmamış detay seviyesinde en kapsamlı BIM projesini yapacağımızı hayal ediyorduk. Enerji Karbon, statik, aydınlanma, yaşam döngüsü, çakışma, planlama analizleri gibi en uç noktalarda çalışacaktık. Yapı sahibi oldukça varlıklı ve proje için ne gerekiyorsa temin edecekti. Bu da bulunmaz fırsattı benim için. Çünkü binayı yenilenebilir enerjilerle donatmayı hayal ediyordum. BIM sayesinde iyi bir maliyet optimizasyonu sağlayıp ısınma için BİOEnerji, elektrik için ise rüzgar ya da güneş enerjisi hatta hibrit sistem bile kullanabilecektim. Tabi bunlar hayallerim çünkü ben binada maliyet optimizasyonu yapıp tasarruf edebildiğim miktarı yenilenebilir enerjilere aktarmayı düşünüyordum tabi fazla idealist bir düşünce ve hayal fakat, mümkün görünüyordu. Bölge sanayi bölgesi. Tarım ürünlerini işleyen fabrikalar dolu. Amacım bu fabrikalarla görüşüp atıklarının miktarını öğrenmek, bu atıkları kategorilere ayırıp en kısa sürede, verimli metan gazı üretebilecek olanları liste başı yapıp biogaz sistemi kurmayı amaçlıyordum. Ayrıca bu biogaz sistemini yaz aylarında soğutma da yapabilecek şekilde tasarlamak istiyordum ki doğalgazla ısıtma soğutma yapan sistemler mevcut. Ayrıca mimaride pasif ısıtma havalandırma ve soğutma üzerine de çalışmak istiyordum. Binayı form aşamasında tasarlarken güneş enerjisinden verimli bir sistem oluşturabilecek şekilde kriterler belirlemek istiyordum. Tüm bunları sağlamak hemde düşük yatırım maliyetleri ve çok kısa sürede maliyetleri kendisi karşılayacak işletme kazançları ile dengeleyecek bir rapor hazırlamaya kadar işi vardırmıştım. Kısaca BIM projesi yanında temel düzeyde yeşil bina tasarımı yapmayı hedeflemiştim. İşte BIM bu şekilde yapılır diyebileceğim günlerin hayalini kuruyordum.
İlk toplantımızda BIM üzerine hedeflerimiz ve planlarımız üzerine konuşmuştuk Ayrıca ben mimar arkadaşımı uyarmıştım. Bu kapasitede bir işi ilk defa yapıyoruz, insanlar BIM ile ilk defa tanışacak. Bım yöneticisini ilk defa duyacaklar, kendi disiplinlerinden olmayan birinin ahkam kesmesi gibi algılayıp ego savaşlarına vesile olabilecek bir durum olabileceğini belirtmiştim. O yüzden toplantı başında iyi bir konuşma yapalım, insanları bu fikre ısındırıp sonra çalışalım istemiştim. Fakat bu olmadı. Toplantıya katıldığımda yine klasik disiplinler arası kopukluğu görmüştüm. Toplantı esnasında söze karışmak, BIM ile ilgili sınırlamalardan, ya da öngörülerden bahsetmeye çalıştıkça oluşan sessizlikten ya da havada kalan sözlerimden orada bir BIM yöneticisi değil de her lafa maydanoz bir çokbilmiş olduğumu sonuna kadar hissettim. Ne zaman lafa girişsem ortalık buz kesiyor, tasarıma ilişkin taslakların değerlendirilmesinde bir türlü söz hakkına sahip olamıyordum. Hayallerimin yarısını oracıkta teslim ettim. Toplantı sonrasında proje yöneticisi ile konuşma umuduna kapıldım. Fakat olmadı. Bir kere, orada çok bilmiş her işe maydanoz olan, küçük dağları yaratan adam damgasını yedim. Bu konunun nedenleri ve önemine değineceğim fakat önce şu hikayeyi bir bitirelim.
İlk toplantının hezeyanını atlatmak için yeterince uzun bir süre bekledim. Sık sık arayıp ne zaman toplanacağımızı sorsam da biz size haber vereceğiz dediler. Mal sahibi ile ilgili sıkıntılar vardı. Aradan belki iki ay geçti. Artık projeden vazgeçmek üzereydim. Yeni bir toplantı için çağrı geldi. Toplantıya katıldığımda proje yöneticisi “ sanırım BIM için en uygun konuma geldik, BIM sürecine başlamaya hazırız. Mimari projeyi neredeyse bitirdik bir kaç revizyon ve değişiklik olacak ama bu şekilde devam edebiliriz deyip önüme projeyi açtılar” mimari projeyi bitirmişler. Statik neredeyse bitmek üzere. Mekaniğe başlamışlar elektrik projesini hatırlamıyorum. Çok şaşırdım. Benden istediklerinin ne olduğunu bile bilmeden iş yapmışız. Demek ki ben onlara BIM adına karpuz versem BIM yaptık, kesip yiyoruz diyecekler. BIM için en uygun zamanın projenin başı olduğunu yineledim. Bu saatten sonra BIM olmaz artık dedim Sadece “BIM gibi yutturabiliriz ancak” dedim.
Meğer benim vaktimi boşa harcamamak için projede biraz ilerleyip ondan sonra çağırmışlar. Ruh halimi anlatmaya lüzum görmüyorum.
Projeye bakınca korkunç sonuçlar göze çarpıyordu. Daha binanın formu performans analizlerinden sınıfta kalacak cinsten. Gitti benim pasif ısıtma soğutma sistemim. Binanın iki uç kısmına çelik konsollardan bölümler yapılmış. Oradaki taşıyıcı sistem maliyetinin fazlalığı zaten benim biyogaz bütçemi iki katlamıştı. Spor ve konferans salonu binasının tarif etmeye gücümün yetmeyeceği formu nedeniyle normalinden 3-4 kat fazla olan taşıyıcı sistem maliyeti (bu tamamen inşaat mühendisinin görüşüydü), ve diğer estetik değerlerin maliyetleri zaten rüzgar güneş enerji sistemlerini uçurmuştu. Bizim yeşil bina hayalleri suya düştü. Çünkü tüm pasif ve yenilenebilir enerji sistemlerini kazanacağım bina optimizasyonu baştan çuvallamıştı. Geriye sadece klasik yollarla sadece estetik kaygıyla tasarlanmış (maliyet kaygısı güdülmemişti zaten) bir projeyi sadece 3 boyutlu bir BIM modeli oluşturabilecek hale getirmek kalıyordu. O çevireceğim modelin ise ne amaçla kullanılacağının cevabını kimse bilmiyordu. Ben bile.
Kıssadan hisse:
Karşınızdaki insan kim olursa olsun, ne kadar bilgi sahibi olduğunu düşünürse düşünsün, siz her zaman onun bilgisini ölçmekle hükümlüsünüzdür. Bunu ölçmemek sizin eksikliğiniz olacaktır. Sürekli olarak BIM sürecini denetiminiz altında tutmak, en ufak sapmalarda dahi zamanında müdahale etmek gerekir. Ve BIM yöneticisi muhakkak tüm kontrolü elinde tutabilmelidir. Sözleşmeyi bu kontrolü sürekli sağlayacak şekilde detaylandırmanız gerekecektir. Ve eksik bilgi bilgisizlikten daha sakıncalıdır, yıkıntı gibidir, önce yıkıntıyı kazımanız gerekir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder